Kökeni Güneydoğu Asya'ya dayanan zencefil, yüzyıllar boyunca baharat ve ilaç olarak çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Cildimiz için olan faydalarına ise gelin beraber göz atalım.
Reaktif oksijen türleri (ROT) olarak isimlendirilen moleküller, çeşitli hücre yapılarında değişikliğe neden olur. Bu moleküller vücudun antioksidan savunmasına karşı baskın olursa oksidatif stres denilen durum ortaya çıkmaktadır. Çeşitli fizyolojik bozuklukların yanısıra kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerini de hızlandırdığı düşünülen bu durum için antioksidan takviyesi gerekmektedir.
Oksidatif stresi kısaca anlattığımıza göre odağımızı fazla dağıtmadan zencefilin bu duruma karşı nasıl fayda sağlayabilir bir bakalım.
Zencefilin kökünde gingerol, shogaol (şogaol), paradol ve zingiberen gibi çeşitli biyoaktif bileşikler bulunmaktadır. Bu bileşiklerin zencefile has olan kokuyu ve aromayı vermesinin yanısıra çeşitli ROT moleküllerini temizleyerek antioksidan özelliğe de sahip olduğu bilinmektedir. Dahası bu biyoaktif bileşenlerin antioksidan savunmamızın parçası olan çeşitli enzimleri düzenlediği de tespit edilmiştir.
Birbirini tamamlayan bu iki etkisi sayesinde zencefil, cildinizin parlak ve canlı görünümünü korumanıza yardımcı olabilir.
Enflamasyonu, mikroorganizmaların olağandışı çoğalması ve hücreler ile dokularda meydana gelen hasarın ardından vücudun geliştirdiği koruyucu yanıt olarak tanımlayabiliriz. Cildimizde bazı kızarıklıklar ve akne gibi sorunlarda enflamasyonun rolu bulunmaktadır.
Zencefilde bulunan gingerol ve şogaol gibi biyoaktif bileşiklerin çeşitli mekanizmalarla enflamasyonu yatıştırabileceği tespit edilmiştir. Bu etkileri sayesinde zencefil, kızarıklık ve akne gibi sorunlarınızla mücadelede cildinize yardımcı olabilir.
UVB'ye maruz kalan ciltte fibroblast elastaz enzimi, elastikiyet kaybına neden olarak kırışıklık oluşumuna katkıda bulunur. Zencefilin de yapısındaki biyoaktif bileşenler sayesinde bu enzimi inhibe ettiği bilinmektedir. Böylelikle zencefil, UVB kaynaklı fotoyaşlanma ile mücadelede size yardımcı olabilir.